Sadi Şirazi Sözleri

Şeyh Sadi-i Şirazi, Fars şâir ve İslam âlimi. Salgur Atabegliği'nin hüküm sürdüğü sırada günümüz İran topraklarının Şiraz kentinde doğmuştur. Çocukken babasını kaybedip dedesi ve amcası tarafından yetiştirilmiştir. Daha sonra Bağdat'a gidip Nizamiye Medreseleri'nde öğrenimini tamamlamıştır.

Gönderim  1,732 Görüntüleme Güncelleme 3 yıl önce
Sadi Şirazi Sözleri

Sadi Şirazi Sözleri

Güzel bir kadın bir mücevher iyi bir kadın bir hazinedir.


Yarasanın gözü gündüz göremiyorsa güneşin ne günahı var bunda?


Padişahken zulmedersen padişahlıktan sonra dilenci olursun.


Söyle mürüvvetsiz eşek arısına bal vermez madem sokmasın bir de.


On derviş bir kilimde uyurken iki padişah bir dünyaya sığmaz.


Hastaya şeker vermek günah olur çünkü ona acı ilaç fayda verecektir.


İnsan dilini tutup konuşmadıkça ayıbı da hüneri de gizli kalır.


Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki ileride koyun gibi güdülmesinler.


Kişi bu alçak dünyaya tenezzül etti mi bala kapılmış sineğe döner.


Girerse hasta öküzün biri otlağa bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine.


Şarap sarhoşu gece yarısı sakinin sarhoşu ise mahşer sabahı uyanır.


Methü senâ ipiyle kuyuya inme hatem gibi sağır ol da kendi ayıplarını dinle.


Her ormanı boş sanma belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur.


Tahammül sana önce zehir gibi görünür. Fakat tabiatına kök salınca bal kesilir.


Kendi ahlakını düşmanından dinle; dostun gözünde her yaptığın iyidir.


Emrindekileri bağışlamasını bilmeyenler bir gün bu insanların affına muhtaç olurlar.


Kabirlerinde rahat yatıp uyuyanlar yeryüzünde halkı rahat tutanlardır.


Yağmurun temiz tabiatında yokken aykırılık bahçede lale biter kıraç toprakta diken.


Üç şey sürekli kalmaz; ticaretsiz mal tekrarsız bilgi cesaretsiz iktidar.


El alemi ayıplarıyla anan bir kimsenin senden de teşekkürle bahsedeceğini zannetme!


İnsan ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır!


İnsan ruhunu iki şey karartır: susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.


Meyvelerle yüklü dal başını yere kor. Meyvesiz ağaca kimse taş atmaz.


Ekmek yerine güneş olsa sofrasında güneş yüzü görmezdi kimse kıyamete dek cihanda.


Büyük kalarak yaşamanın şartı odur ki her küçüğün kim olduğunu bilesin.


Ne kadar okursan oku; bir bilgine yakışır şekilde davranmadığın sürece cahilsin demektir…


Gönlünün dertli olmasını istemezsen dertli gönülleri dertlerinden kurtar.


Soysuzlara karşı soysuzluk etmek mümkündür. Lâkin insan olanın elinden köpeklik gelmez…


Efendi davul sesi ile uyanıyor bekçinin gecesi nasıl geçti nereden bilecek.


Konuşmadan bir köşede oturan sağırlarla dilsizler dilini tutamayan kimseden daha üstündür.


Kalbi kırıkların hatırını sor onları sevindir. Bir gün senin de gönlün incinir.


Kesme nevanı; içine salsalar da keder. Kırılsa gönül medd ü cezr ile hepsi geçer hepsi geçer.


Kendisinden fazlasıyla iyilik gördüğün kimseye fenalık etmen insanlık değildir.


Varlığı perişan olan kimse ne tiz’i fark eder ne pes’i. O bir kuşcağızın ötmesiyle de feryada gelir.


Gönlünün perişan olmasını istemiyorsan perişan olanları gönlünden çıkarma.


Eşeğini düşman vergisini de sultan alıp gittikten sonra o memleketin tacında tahtında ikbal kalır mı?


Halkın bahçesinden padişah bir elma yerse adamları ağacı kökünden sökerler.


Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.


Doğru söyleyip zincire vurulmak yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir.


İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yaklaşma yanarsın!


İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmalısın ki ölülerin nasihatini duyabilesin.


İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!


Kurdun kafasını halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil önce kesmek gerekir.


Düşman bir kusur bulunca büyüklerin kalplerini dağlar. Ateş ufacık şeyle de alevlenir. Fakat koca koca ağaçları tutuşturmak mümkündür…


İnsanın her nefeste iki defa şükretmesi lazım… Biri nefes aldığı için diğeri verdiği için. Çünkü verip almamak alıp vermemek var.


Asık suratlıdan bir şey isteme onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan bir kimseye anlat ki yüzünü görünce ferahlayasın.


Öğüdü tesir etmeyeceğini bildiğin bir kimseye verme ey şaşkın. Elinden dizgini kaçırmış olan zavallıya oğlum yavaş sür denmez…


Tek ırmak kenarından sıcak su iç de ekşi suratlının soğuk gül şerbetini içme. Yüzü safra gibi karmakarışık olan bir adamın ekmeğini tatmak haramdır…


Eskiden dünyada görünüşte dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık.


Ey akıl sahibi! Gül dikenle beraber bulunur. Senin dikenle ne işin var gülü demet yap… Eğer tabiatında yalnız kusurları görmek varsa tavus kuşunda çirkin ayaktan başka bir şey göremezsin.


Sel heybetle aktığı için yukarıdan aşağı tepesi üstü düşer. Hâlbuki çiğ damlası küçük ve âcizdir; bu sebeple gökyüzü onu muhabbetle alır ayyuka çıkarır…


Ey insanoğlu! Adının unutulmamasını istersen çocuğuna ilim hüner marifet öğret ve onu akıllı fikirli yetiştir. Böyle yaparsan arkanda seni rahmetle anan bir kişi bırakmış olursun.


Salih adam dilenirse ancak kendi nefsinden dilenir ve ondan hırsı terk etmesini ister. Çünkü her saat ver diyen bir nefis sahibini zillet içinde köy köy dolaştırır…


Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.


Bir gece sevdiğim içeri girdi. Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği mumu söndürdü. Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu ben gelince neden ışığı söndürdün? Dedim ki: güneş doğdu zannettim…


Ey fakir! Sen halk yolunda oyun çocuğu sayılırsın. Büyüklerin eteğini bırakma. Mayası bozuk kişilerle düşüp kalkarsan izzet ve vakalarını kaybedersin. O halde büyüklerin eteğine yapış. Talebeler çocuktan daha acizdir. Hocalar ise muhkem duvar gibidir. Yeni yürüyen çocuk duvara tutunarak yürür. Sen de yeni yürüyen çocuk gibi âlimlerin muhkem duvarına tutunarak yürü.


Tepkiniz?

0
ÇOK KOMİK
0
SEVDİM
0
SADE
0
VAY CANINA
0
KOMİK
0
KÖTÜ!
0
BERBAT
0
MÜKEMMEL!
0
KIZDIM