Yaşar Kemal Sözleri

Kemal Sadık Gökçeli veya Yaşar Kemal, Türk romancı, senarist, öykücü ve aktivist. 16 yaşındayken 1939'da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı Adana halkevleri dergisinde yayımladı.

Gönderim  973 Görüntüleme Güncelleme 2 yıl önce
Yaşar Kemal Sözleri

Yaşar Kemal Sözleri ve Alıntılar

İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.


Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.


Kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır.


O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.


İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.


Bütün savaşlar insanlığın da, hayvanlığın da yüz karası. Geçmiş gelecek bütün savaşlar da yüz karası.


Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiçbir aşkı sözle yıkma, söz yarası ağır olur.


Dünyada boş olan, işe yaramaz olan hiçbir şey yok. Uğraşmak haktır. Savaşmak haktır. Dövüşmek, boş olmaz, haktır.


Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım.


Yalnız duyan yaşar sözü derler ki doğrudur; “Yalnız duyan çeker”derim en doğru söz budur…


İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.


İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.


El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.


Düşünmek, kişiliği olmak demektir.


Hayat, umutsuzlukdan umut yaratmaktır.


İnsanlık oldum olası kan içinde yüzüyor.


Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.


İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.


Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.


İçimde bir şey var… Anlaşılmaz… Bir acı… Bir yara…


Demir olsam çürürdüm, toprak oldumda dayandım.


İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok.


Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.


Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane…


Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir.


İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.


Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır.


Hem uyduruyorlar, uydurduklarını bile bile, az sonra da uydurduklarını gerçeğe çevirip inanıyorlardı.


Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir.


Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.


Dünyada her şey olmak kolay ama insan olmak zor.


Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz.


İnsan her şeye alışıyor, her şeyi kanıksıyor, işkenceyi, ölüm korkusunu bile.


Roman bir laboratuvar değildir. Her yönüyle insan gerçeğine biraz daha, biraz daha ulaşabilmektir.


Belki bir yerlerde, bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır, kim bilir belki.


Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.


Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar.  De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım…


Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa, kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir, onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.


Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.


O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.


Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba.


Bir hüner bir kişide varsa her insanda da var demektir. Yeter ki merak et, yürekten merak et, insanoğlunun elinden hiçbir şeyin kurtuluşu yoktur.


Bir dil bulacağız her şeye varan, Bir şeyleri anlatabilen, Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.


Yaratıcılıklarını yitirmiş insanlar barış yapamazlar. Çünkü barış zor ve insanların kolay kolay tadına varamadıkları bir yaşam biçimidir.


Gülümse bitsin karanlık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.


Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.


Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla…


İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir.


Dünya onbinlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.


Bozulmuş bir edebiyat sağlıksız bir toplumun ürünüdür. Bir toplum bütünüyle edebiyatına yansır. Edebiyat en etkili sanat olduğuna göre toplumdaki bozulmalara, yabancılaşmalara karşı da savaşım vermeli.


Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.


Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar, bir an duraklayıp bir şeyler arayacak, bir şeyleri anımsamaya çalışacak, beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak, konacak bir yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler.


Küreselleşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu felâketin önlenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.


Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın karıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur.


Tepkiniz?

0
ÇOK KOMİK
0
SEVDİM
0
SADE
0
VAY CANINA
0
KOMİK
0
KÖTÜ!
0
BERBAT
0
MÜKEMMEL!
0
KIZDIM